31 Aralık 2012 Pazartesi

2013


Yeni yılın herkes için sağlıklı ve mutlu geçmesi dileğiyle... Yeni yılınız kutlu olsun.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Arsenal - Newcastle United


İki takımda kendi oyun stili çerçevesinde oynuyor.Arsenal 3.bölgede hücum pres yapmayarak rakibin üstüne gelmesini bekliyor Newcastle pasla çıktığı zaman 2.bölgede ön liberoya baskı uygulanıyor.Newcastle buna alternatif olarak direk toplarla çıkmaya çalışıyor topu ofansif ortasahaya atıp o bölgeye yerleşmeye çalışıyorlar fakat Arsenal savunması oyunu daralttığı için Newcastle atağını kanatlara çeviriyor.Aslında burda Arsenal rakibe oynatmak istediği oyunu oynatıyor.Kanatlardan hücum etmeye çalışan Newcastle takımı genel olarak korner buluyor fakat atılacak olan kornerlerin Arsenal kalesinden çok Newcastle kalesine zararı var. Arsenal korner dönüşlerinde hızlı set oyunu oynamayı becerdiği ve 2.bölgede baskı göremediği için çok hızlı atağa çıkıyor ve karşı kalede tehlikeli oluyor.Arsenal'in attığı golde oturmamış Newcastle savunmasınaydı.Newcastle da göze çarpan bir diğer nokta;Arsenal'in savunma oyun kurucusuna ve Wilshere'ye baskı yaptığı zaman Arsenal bozuluyor.Direk top oynamaya başlıyor hücum başlamadan sona ermiş oluyor fakat Newcastle hücum ve orta sahası bunu devinimli yapamadığı için Arsenal set oyununu oynamakta zorlanmıyor.Newcastle kanat oyuncuları yada arka kanat oyuncuları biraz daha içe katederlerse tehlike yaratabilirler bunu bir kere Obertan ile denediler frikik kazandılar bunuda gole çevirdiler.

Maçın ikinci yarısında Arsenal 2.bölgenin önünde Podolski ile pres yaparak sonunucunu aldı.İlk yarıdada belirttiğim gibi Newcastleda Obertan'ın içe katetmesiyle durum 2-2 oldu.Arsenal 3.golüde hücum presten buldu.Newcastle ön liberosu Tiote'nin doğru pozisyon alamamasıyla birlikte stoperlerinde top ile dripling özelliğinin olmaması pres-gol sonucunu doğurdu.Maç 3-2 ye döndükten sonra Newcastle ilk yarıdaki oyununu oynamaya başladı fakat tek farkla direk topları yerden oynayarak kanatlara yaydılar.Kanatlardan gelen bir ortada stoperlerin hızlanmada problem yaşamasıyla durum 3-3'e geldi.Arsenalin ana problemlerinden bir tanesi kanatların sadece hücuma dönük oynamasından kaynaklanıyor.Chemberlain maç içinde savunma yaparken görülmedi ve Newcastleda iyi analiz yapmış olacak ki süreklü onun kanadından bindirme yaptılar.Bu durum yüzünden Arsenal sağ bekte sürekli 2'ye 1 kaldı.Newcastle stoperlerinin yumuşak ve uzak oynamasıyla Arsenal skoru 7 -3 e taşıdı.Giroud'un oyuna girmesiyle Theo kendi kanadında oynamaya başlayabildi ve daha etkili olduğu gözlemlendi.Giroud'un merkez santrafor pozisyonunda oynaması skoru öne taşımada en önemli etken oldu.Arsenal'in maç içinde fark yarattığı nokta oyuna kırma santrafor'un yerine komple santrafor alarak orta saha oyuncularına alan bırakabilmesi oldu.Daha fazla rahatsız eden bir santraforun oyuna girmesi  Podolski ve Theo'yada alan açtı.Bugün Newcastle takımında Tiotenin uzun şut özelliğinin ara ara fark yarattığını gördüm Türkiye liglerine kıyasladığımda ön liberoda uzun şut isabetinin yüksek oranlı aranmadığını bunun büyük eksiklik olduğunu gördüm.

Piramidi Terse Çeviren : Trequartistalar


Futbol ilk oynanmaya başlandığı yıllarda İngiltere topraklarında 1-1-8 formasyonunda oynanıyordu.Piramit'i andıran bir görünümü vardı ve piramidin ucu kendi kalelerine bakıyordu.Günümüzde ise futbol 4-2-3-1 ağırlıklı oynanmaya başlandı.Piramidin ucu karşı kaleye bakmaya başladı.2006 yılında Luciano Spaletti Roma takımında futbolun santraforsuzda oynanabileceğini 4-6-0 sistemiyle dünyaya gösterdi.Uç Santrafor'un bulunmadığı bir sistem yaratmıştı ve gol yapma işini İtalyanların taktıkları sıfat olan Trequartista tip futbolcuya bırakmıştı.Trequartista:İtalyan futbolunda oyun kurucu rolünü ve bunun yanında takımın gol ayağını üstlenen ofansif orta saha oyuncusuna yakın özellikler gösteren oyuncu tipi.Bu sıfatıda Roma takımında Francesco Totti üstlenmişti.Defans çizgisinin önü olan boşlukta hücum pres yapıyor,top çalıyor,oyun kuruyor,yer açıyor ve gol yapıyordu.

Bu formasyonu 1 yıl sonra Alex Ferguson 4-2-4-0 olarak oynamaya başladı fakat ligin ilk haftalarında az gol bulması taraftarlardan tepki almasına sebep oldu.Fakat ilerleyen maçlarda Tevez ile C.Ronaldo'nun uyumu şampiyonluğu ve şampiyonlar ligini getirdi.Bu sistemin bir diğer şartlarından bir taneside beklerin arka kanat oyuncusuna dönüşmesidir.Arka kanatlar orta sahanın bir parcası haline gelir.Buda arkadaki çift stoper'in görevlerini farklılaştırır.Sadece top kesici olarak stoperler oynatılmaz aynı zamanda topu oyuna sokan oyun kurucu özelliği olan stoperler aranır.Sistemin hücum yönü ise; ön dörtlünün savunmada boşluk açmak,hızlı hücum pres yapmak ve hızlı hücum set oyunu oynaması gerekli.Bu durum bize az bütçeli takımların bu sistemi oynamasının zor olduğunu gösteriyor.Son olarakta bu formasyonu Avrupa Kupasında İspanya milli takımında gördük.İleriye dönük İniesta - Fabregas - Silva üçlüsüyle oynadığını gördük.Bu formasyon bir grup maçında değil final maçında İtalya'ya karşı kullanıldı ve kupa Del Bosque'nin İspanyasının oldu.Geleceğin formasyonu olarakta gösterilen 4-6-0 formasyonunun değişik varyasyonlarını büyük takımlarda göreceğiz gibi.

18 Aralık 2012 Salı

Yugoslavya'da futbol: Tribünlerden siperlere...



Srdjan Vrcan ve Drajen Laliç 1999 yılında kaleme aldıkları makalelerinde, Yugoslavya’daki taraftar gruplarının Yugoslav Savaşı’ndaki rollerini bu şekilde özetler: “Tribünlerden Siperlere, siperlerden tribünlere”. 
Yugoslavya’nın inşasında en önemli kültürel simgelerden biri olan futbol, ülkenin yıkılmasında da önemli bir role sahipti. Teknik üstünlüğe dayalı “Tuna Ekolü”nün en önemli temsilcilerinden biri olan Yugoslavya, sosyalizmin spor politikalarıyla birlikte futboldaki özgün yerini daha da perçinlemişti. Sadece tek bir alanda değil, farklı sportif branşlarda da uzmanlaşan Yugoslav futbolcuların fizik üstünlüğüne bir de kolektif oyun anlayışı eklenince, “Tuna Ekolü”nü aşarak kendi ekolünü “Yugo Ekolü”nü yaratan Yugoslav futbolu dünya futbolunda çok önemli bir yere sahip oluyordu.
Dahası, forvette Hırvatların, orta sahada Sırplarla Boşnakların, defansta Slovenlerin harikalar yarattığı Yugoslav futbolu, Yugoslavya’nın birliğinin de simgesel yansımasıydı. Yugoslav futbolunun zirvesi 1991 yılında Kızılıyıldız’ın Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kaldırmasıdır. Kızılyıldız kadrosu Yugoslavya’nın özeti gibidir: Hırvat kökenli Prosineçki, Sırp Mihayloviç ve Yugoviç, Boşnak Şabanoviç, babası Sırp annesi Sloven Biniç, Makedon Pançev ve Naydovski, Karadağlı Saviçeviç...
1991 Mayıs’ında alınan kupa trajik bir sürecin hüzünlü bir bitiş noktasıdır aynı zamanda. Yugoslav futbolu tarih sahnesinden silinmeden önce altın golünü atıyordu. Henüz bir sene önce Zagreb Maksimir Stadyumu’nda oynanan Dinamo Zagreb – Kızılyıldız maçında çıkan olaylar Yugoslavya’nın dağılmasının simgesel bir özetini sunuyordu. Bir çok kişi bu maçta çıkan olayları Yugoslavya’yı dağılma sürecine götüren olayların başlangıcı olarak kabul etmektedir.
Yugoslavya’yı bir arada tutan Tito’nun Mayıs 1980’de ölümü üzerine ülkede önce iktisadî kriz, sonra da bunun ertesinde de siyasî kriz baş göstermişti. Yugoslavya’yı bir arada tutan Tito, ne yazık ki bu birlikteliği sağlamlaştıracak bir yapıyı oluşturmakta başarısız kalmıştı. 1980’ler aynı zamanda futbol taraftar gruplarının ortaya çıktığı dönemdir.
Burada bir parantez açmamız gerekiyor: Sınıf ve kimlik birbirlerini olumsuzlayan, birbirlerini “değilleyen” kavramlardır. Sınıf mücadelesinin, sınıf iktidarınının altını oyduğunuz vakit, bu boşluğu ancak “kimlik”lerle doldurabilirsiniz. “Kimlik” bu boşluğu doldurduğu müddetçe, “sınıf” kendisine yeniden yer bulmakta zorlanır. “Sınıf savaşı”nın dinamizmi yerini başka mücadelere, kimlik çatışmalarına bırakır.
Parantezi kapattıktan sonra devam edelim.
1973 yılında yapılan anayasal reformla federatif yapıdan konfederatif yapıya geçen Yugoslavya “özyönetim”i çok açık bir şekilde işçi sınıfının dayanışmasını da ulusal aidiyetlerle boğmuştu. Bu konjontürde, “sınıf”ın yerini “kültürel kimlikler”in aldığı aşikârdır. Fakat, sınıf kimliğiyle yoğrulmuş sosyalist nitelikli bir ulusal kimliğin –Yugoslav kimliğinin- yerini doldurmak için kültürel alanın farklı mecralarında farklı farklı aidiyetlerin yaratılması, keşfedilmesi, yeniden üretilmesi gerekir. 1980’lerde ortaya çıkan taraftar örgütlenmelerini bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Taraftar kimliklerinin, etnik kimliğe dayalı milliyetçilikle aynı güzergâhta yol alması, aynı süreçte ortaya çıkması bu anlamda tesadüf değildir.
 1980’li yıllarda kurulan taraftar örgütleri, Yugoslav iç savaşında tribünlerden siperlere savaşçı devşirmekte önemli rol oynamışlardır. Sırbistan’da, Bosna’da, Hırvatistan’da siyasetçilerin futbol kulüpleri ve taraftar gruplarıyla ilişkilerine bir çok örnek verilebilir.
Yugoslav iç savaşı sona erdiğinde ise, oluşan yeni düzende uslu durmayan taraftar liderlerinin çoğu günah keçisi ilan edilip yargılanmış, bazıları çeşitli cezalar almış, bazıları sokak ortasında infaz edilmiş, uslu duranlar ise yeni yönetimlerin manipülatif politikalarında önemli rol oynamıştır. Siperlerden yeniden tribünlere dönmüşlerdir. Son iki haftadır Bosna liginde yaşanan, en son Zeljeznicar – Hajduk Split maçında çıkan olaylarla doruğa ulaşan bu durumun arkasında yatan dinamik budur.
İnternette “holiganizm, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna” gibi anahtar sözcükleri tarayarak, son yıllarda bu ülkelerde futbol kaynaklı şiddet olaylarının basit bir dökümü yapılabilir. Yolsuzluklarla, kötü yönetimlerle boğuşan halklar göz göre göre futbol sayesinde manipule edilmektedir. 4 Ekim 2010 tarihinde yapılan genel seçimlerden bu yana tam tamına bir senedir hükümet kurulamayan, fiyatların sürekli artış gösterdiği fakat ücretlerin sabit kaldığı Bosna’da iki haftadır futbol ve holiganizm konuşulmakta.



Kıssadan hisse... 
Kıssadan hisse çıkarmadan önce bir noktayı açığa kavuşturmak gerekiyor: Futbol zevkli bir oyun, eğlenceli bir etkinlik. Oynaması da, izlemesi de... Seyir zevki için maça gitmek ayrı şey, bir takımı desteklemek, arkadaş grubuyla maçlara gitmekten keyif almak başka şey, futbolu merkeze koyan bir hayatı yaşamak, futbola hakettiğinden fazla değer vermek, anlam yüklemek başka bir şey.
Nasıl ki, sırf ilerici kuvvetler de içinde yer alıyor diye Kuzey Afrika’daki hükümet değişimlerini “devrim” olarak nitelendiremiyorsak, devrimci marşlardan tezahürat besteleri çıkarılıyor diye, Başbakan stadyumda yuhalanıyor diye, bazı taraftar grupları Che Guevara posterleri asıyor diye taraftar gruplarını devrimci özne yerine koyacak değiliz. Sınıf mücadelesinin dinamiğini, kültürel aidiyetleri yaratarak, keşfederek, yeniden üreterek boğmak sadece bugünün emekçilerine değil, günümüzde tezahürat haline getirilen o devrimci marşları mücadaleleriyle bedel ödeyerek yazanlara da yapılan -en hafif tabiriyle- bir “hakaret”tir.
 Vrcan, Srđan ve Lalić, Dražen. “From Ends to Trenches and Back: Football in the Former Yugoslavia”, Football Cultures and Identities. Der. Gary Armstrong ve Richard Giulianotti. Londra: MacMillan Press. 1999. 176-189.
"haber.sol.org.tr  Özgür Özkan yazısından alıntıdır".

21 Kasım 2012 Çarşamba

Sporcu Mentalitesi

1992 Yılında Ankaragücü,Gaziantepspor maçında sahada eşi benzerine az rastlanıcak olayı anlatıyor haber kameramanı Menderes Üner.Bilica'nın Bjk maçındaki yeri kazmasını hatırlarsak o günden bu güne sporcu zihniyetimiz fazla gelişmemiş.

25 Ekim 2012 Perşembe

Milano'da Gerginlik



 Bu akşam oynanacak olan Inter-Partizan maçı öncesi iki takım taraftarları arasında gerginlik had safhaya çıktı.Gerginliğin sebebi olarak İtalya - Sırbistan maçı gösteriliyor...
2010 yılında oynanan İtalya - Sırbistan maçında büyük olaylar çıkmış Sırp taraftarlar telleri kesip sahaya inmişlerdi.Hakem 7.dakikada maçı tatil etmiş ilerleyen tarihlerde alınan kararla Sırbistan hükmen mağlup sayılmıştı.
Bu olayların akabinde Inter - Partizan maçı öncesi Sırbistandan 4000 ateşli taraftarın geleceği haberi İtalyan polisini harekete geçirdi.Bireysel arabalarla İtalyaya ulaşım sağlayacak taraftarların kontrolünün çok güç olacağı söyleniyor.Buna itinaden Sırbistan hükümeti yetkisi olmadan Partizan'ın Grobari grubundan 300 kişiyi maç saatinin sonuna kadar Sırbistanda tutuklu tutacağı haberini verdi.Maçta AC Milan taraftarlarınında Partizan taraftarlarına destek olacağı söylentisi var.İki ekip bu gece 20:00 da karşı karşıya gelecek.
                                    Grobari Grubu

22 Ekim 2012 Pazartesi

Kayserispor - İBB



Kayserispor formasyonuna baktığımızda Şotanın oynattığı 4-2-3-1 görüyoruz.Fakat oyun stilinde değişime gitmiş.Savunma yaparken önde iki kişi basıyor.Hücumda bekler daha uzun koşular yapıyor.Savunma ise daha agresif ve genç oyunculardan kurulu.Hücuma daha organize geliyorlar.Daha pozitif atak futbol oynamaya çalışıyor Kayserispor.Fakat Kayserisporda göze çarpan nokta santrafor ile ortasaha ofans oyuncusu Cleyton arasında uyum sorunun yaşanması.Bu formasyonun en önemli noktası santrafor ile orta saha ofans oyuncusunun birbirini tamamlayabilmesi.Maç içinde Malik Fathinin sık sık ileriye çıktığını gördük arka tarafı ön liberolar hemen tamamladılar.Fakat Fathi tam bir bek oyunusu olmadığı için ilerideki 1e1 lerde sıkışmasına neden oldu.İbb 4-3-3 atak formasyonuyla sahaya çıktı.İbb'nin ileri üçlüsünün çabuk oyunculardan kurulu olması Kayserispor savunmasını ara ara zorladı.Dokanın birde adam eksiltebilme özelliği katılınca işin içine ön liberoların savunmaya yaslanmasını sağladı.Kayserispor topu kanatlara yayarak pozisyon aradı.Kayserisporda en dikkat çeken eksiklik yapılan kısa veya uzun paslardaki süratin iyi olmaması.Bu özellikte topun ayakta fazla kalmamasını ve iyi organize olunamamasını sağlıyor.İlk yarıda İbb daha çok kendi yarısında press yaptı.Kontra atağa yaslanma düşüncesi vardı.Fakat ikinci yarıda önde basan,savunmayı biraz daha öne kuran İbb izledik.Önde basmasıda gölü bulmasını sağladı.Yerini almamış olan Kayserispor savunması savunmada pas hatası yapınca gol ile sonuçlandı.Kayserispor golden sonra Okay - Salih değişikliğine gitti.Bu değişiklikten sonra Cleyton geriye gelip oyunu kurmaya başladı.Salih daha ofansif oynamaya başladı.Cleyton-Cangele değişikliği oldu fakat Cangelenin sağ çigzide oynaması kendi bölgesinden uzak olması etkisiz olmasını sağladı.Kayserispor oyunu daha çok enine açmaya çalıştı fakat İBB'nin ön liberosu savunmayı beşlediği zaman Kayserispor'a alan boşluğu bırakmadılar.Eren Güngör'ün oyun içinde çıkarken üç kez top kaybetmesi gol ve pozisyon anlamında İBB ye büyük katkısı oldu.Kayserisporda orta alanda oyunu ileriye sürükleyebilecek bir oyuncu eksikliği görülüyor.Yeni teknik direktör'ün farklı bir formasyona gitmesi belkide bundan sonraki gidişatı değiştirebilir.

1 Ekim 2012 Pazartesi

KAYSERİSPOR MAÇ ANALİZİ


                                KAYSERİSPOR - ESKİŞEHİRSPOR
Kayserispor - Eskişehirspor karşısında 4-4-2 dizilimiyle sahaya çıktı.Eskişehirspor 4-2-3-1 sistemi ile sahadaydı.Shota 4-2-3-1 sisteminin açıklarını iyi kullanamadı.Göbek oyuncuları oyunu iyi yönlendiremedi daha çok geriye saplanık kaldılar.Salih Dursun ve Abdullah Durak yavaş pas ve isabetsiz uzun paslarıyla oyunun ileride etkili olmasını sağlayamadı.Maçta gollerin çoğu duran toplardan geldi.Türk takımlarının baş  belası olan duran top organizasyonları hala bir sorun olarak duruyor.Eskişehir stoperleri Servet ve Diego uzun ve ağır oyuncular.Yerden gelen toplarda etkili değiller hata yapıyorlar.Mouche - Servet eşleşmesinde yerden oynanan tüm pozisyonlarda Mouche galip geldi.Ersun Yanal uzun topları daha iyi olan Diegoyu geri-libero gibi oynattı hücüm organizasyonlarında.Kayserisporda oyunu defanstan başlatıp sahanın dikine gidebilecek bir defans oyuncusunun olmaması orta sahanın pas yapamamasına sebep oldu.Ayrıca Malik Fathinin stoper bölgesinde sol bek'e göre daha başarılı olması ilgi çekiciydi.Eskişehir genelde en fazla sol tarafını kullanır.Dede ve Erkan üzerinden atak yapıyorlardı.Maçtan önce Steinsson'u durumun ciddiyetini kavramış ve aşırı konsantrasyon olmuş gördüm.Bu konsantrasyonu maçada yansıdı.İlk yarıda Eskişehir'in sol kanattan bir tane atağı yoktu.Kamaranında Solbek Erdala göre sürat eksikliği olması ilk yarıda golün ancak duran toptan gelebilmesini sağladı.Shotanın ikinci yarıda Salih Dursun'u oyundan çıkarması oyunun Kayserispor açısından daha önde oynanmasını sağladı.Okay top'un 2. ve 3. bölgede daha etkili kullanılmasıunı sağladı.Buda atak organizasyonlarının daha yerinde ve kalabalık gelinmesini sağladı.Bekler daha çok öne çıkmaya başladı atakta yeterli sayıyı bulan Kayserispor'un 3.golü ağlara bırakması şaşırtıcı olmadı.Maç içinde dikkatimi çeken yönlerden bir tanesi Kamara'nın etkili olamaması ve Ersun Yanal ile tartışma yaşamasına rağmen oyundan alınmaması farklı bir anektod.

24 Eylül 2012 Pazartesi

4-3-3 Taktiği Ön Libero Pozisyonu

4-3-3 sisteminde ön libero oynayan futbolcunun nasıl pozisyon alması gerektiğini anlatan eğitici bir video.


22 Eylül 2012 Cumartesi

BAHİS_ANALİZ_II

23.09.2012 Kuponu
Spartak Moskova - Rostov  1    1.35    WIN
Bandırma Spor - Bozüyükspor 0    1.25  WON
Atalanta - Palermo  Karşılıklı Gol    1.65 WON
Sivasspor - Kasımpaşa Karşılıklı Gol   1.45 WON

                           TOPLAM: 1 / 4

19 Eylül 2012 Çarşamba

TSL OYUNCU İSTATİSTİK


Türkiye Süper Liginden güzel oyuncu analizi tablosu.Göz atmanızı tavsiye ederim.

16 Eylül 2012 Pazar

__BAHİS___ANALİZ__

                                   PAZAR GÜNÜ BAHİS TAHMİNİ

  AKHİSAR BLD SPOR - İBB : 2      2.05
  ESKİŞEHİRSPOR - GENÇLERBİRLİĞİ : KARŞILIKLI GOL   1.65
  SAO PAULO - PORTUGUESA: 1    1.35
                                                           = 1 / 4.5

           
                                                      TUTTU

15 Eylül 2012 Cumartesi

Kasımpaşa - Gaziantepspor Maçı Analiz


Gaziantepspor maça 4-5-1 fakat maç içinde 4-2-3-1 e dönük dizilimle oyuna başladı.Kasımpaşa 4-2-3-1 geniş dizilimle oyuna başladı.Antep daha çok uzun top'a bağlı oynadı.Serdar Özbayraktar ve Bekir Ozan'ı defans arkasına sarkıtmaya çalıştılar fakat Elyasa hava toplarına çıkışı ve hızı Antep forvetlerine şans yaratılmamasını sağladı.Antep kanatları fazla kullanmadı daha çok ön liberoların şişirme toplarıyla hücüma kalktı yada Cenk Tosun forvet arkası gibi kullanarak hücüm yapmaya çalıştılar.Bence Orhan Gülle'nin daha önde oynaması lazım biraz geriye gittiğinde takım defansif oynuyormuş gibi duruyor.Bu Hücüm prensipleri maç içinde kısır kaldı.Kasımpaşa kısa paslarla yada uzun ama yerden paslarla hücüma çıktı.Orta sahada Kerem'i geride Özer'i forvet arkasında gördük.Özer takıma yeni katıldığı için yaptığı paslar genelde isabetsiz ve etkisiz oldu.Uche Orta sahaya gelerek pas trafiğini açtı ve orta sahaların forvet gibi oynamasını sağladı beklerde hücüma katılında etkili pozisyonlara girildi.Antep'in gol bulabilmesi için daha çok Kasımpaşa sol-bek'i Sancak üzerinden gitmesi gerek Sancak 1e1 eşleşmelerde başarısız bir futbolcu ve kademesinede giren biri olmazsa gol atmamak elde değil.Tabi hücum organizasyonlarında başarı yakalanabilmesi için Serdar Özbayraktarın pas hatalarını yapmaması gerekiyor.Antep'te dikkat çeken diğer özellik oyunu kurma aşamasında defans geniş'e dönmüyor dar alanda paslaşıyorlar.Bu özellikleri press yapıldığında gol yemelerine sebep olabilir.Bahisçilere :Maçın ikinci yarısında durum  böyle giderse Kasımpaşa skor'a daha yakın oynuyor.

İkinci yarıda Antep aynı formasyonda oynadı fakat stoperler daha çok ileriye çıktı.Kasımpaşa orta sahası daha diri kalan taraftı buda oyunun son bölümünde gollerin ardı ardına gelmesini sağladı.Hikmet hocanın maç başında Serdar'la başlama düşüncesi anlaşılabilir birşey.Geri dönüşü yavaş olan Kasımpaşa stoperlerinin zaafından Serdar'la yararlanmaya çalıştı.Fakat Serdar'ın pas hataları ve konsantrasyon kaybı gol yolunu Antep için kapattı.Orhan Gülle'nin daha çok geride kalması Antep'in hücüm takımından çok Savunma takımı gibi yapı almasını sağladı.Defans'ın oyunu dar alanda kurması top kayıplarına neden oldu.Kasımpaşada Kerem Ernst'in boşluğunu iyi doldurdu.Özer Hurmacı takımla biraz daha fazla zaman geçirmiş olsaydı bence maç ilk yarıda kopardı.Kasımpaşa yerden oynaması ve isabetli pas oranıyla öne çıktı.Antep'te hikmet hocanın teoride doğru olduğunu fakat onun teorisini pratiğe dökebilecek kadro olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.Maç sonu : Kasımpaşa:3 Gaziantepspor:0

13 Eylül 2012 Perşembe

BAHOZ

                                         Alex Pritchard
Alex Tottenham Hotspur Youth takımında oynuyor.Yaş:19 Mevkii:Orta saha - Orta Ofans.Alex İngiliz vatandaşı ve bir önceki takımı West Ham United.Saçlarından mıdır bilinmez ama oyun stili Götze'ye çok benziyor.Beceri anlamındada ondan kalır yanı yok.Alex'in duran top kabiliyeti var bunun yanında oyun içinde fazla soğuk kanlı oynuyor.Top tekniği çok yüksek ve paslarda müthiş isabet istatistiği var.Teknik Direktör'ü Alex'i sol kanattada oynatabiliyor.Adam eksiltebilme ve press yapma özelliği daha çok ön plana çıkıyor.Kanattayken genelde içe doğru katediyor.Çift ayağını kullanabiliyor.Kısa vadede İngiltere Premir Lig'de görebileceğimiz genç yeteneklerden.

9 Eylül 2012 Pazar

İspanya İkinci Ligi


                            CORDOBA - ELCHE MAÇ ANALİZ 

Elche takımı sahaya 4-4-2 dizilimiyle çıktı.Cordoba takımı 4-1-4-1 dizilimiyle çıktı.İlk yarıda göze çarpan oyuncu Elche takımından Fideldi.Gol'ün asistini yaparak takımının 1-0 öne geçmesini sağladı.Maçta Elche ev sahibi takımı gibi oynadı.Daha çok çift forvetle önde press yaparak rakibini uzun top'a zorladı.Bu uzun toplar tek santrafor oynayan Cordoba takımı için etkili olmadı.Cordoba teknik direktör'ü çözümü bekleri ileri çıkararak orta-gol de aradı fakat Cordoba takımının sol bek'inin ters ayaklı olması ve ağır olması sebebiyle sol kanattan hücüm yaratamadı sağ kanattan gelen ataklarda ise etkisiz kaldı.Cordoba ev sahibi takım olmasına rağmen daha çok beraberliğe çıkmış bir ekip gibi oynuyor.Elche'nin hücüm yönünde süratli ve hızlı pas yapabilen oyuncuları var oyunun yönünü çok çabuk değiştirip ağır kalan Cordoba savunması üzerinden pozisyon buluyorlar.Cordobanın kalecisi maç içinde çok fazla öne çıkıyor buda Elchenin uzaktan vurduğu toplarda tehlike yaratıyor.Cordoba teknik direktör'ü Rafa Berges'in maç arasında daha farklı hücüm prensiplerinide düşünüp oyunculara aktarması gerekiyor.

İki takımda ikinci yarıya aynı taktikle başladı.Cordoba ilk yarıdaki oyunun kopyasını oynadı.Elche teknik direktör'ü orta saha ikilisini önlibero gibi oynattı.Durum böyle olunca Cordoba atak yapmada pasiflik yaşadı.Cordoba takımında göze çarpan nokta savunmada kademe anlayışının gerçekleşememesi.Çok fazla basit hata yapıyorlar ve ön libero stoper öndeyken arkaya kaçmayı unutuyor.Ayrıca sol-bek'i çok fazla duruş hatası yapıyor bunun akabindede çalım yiyor rakibini sert bir şekilde durdurmak zorunda kalıyor.Maçlarda Cordoba sol-bek'inin biraz üstüne gidilse on kişilik takımla maç yapmamak içten bile değil.Bütün bunların toplamında maç 0-1 Elche'nin üstünlüğüyle bitti.Cordobanın bu anlayışta futbolla bu sene işi kolay değil.Bahiscilere tüyo:Cordobanın çoğu maçı berabere ve alt biter.

30 Ağustos 2012 Perşembe


                             RİZESPOR ANALİZİ                                       

2011-2012 sezonundan önce şampiyonluk şarkıları söyleyen Çaykur Rizespor sonrasında düşüşe geçti.Çaykur Rizespor geçen sezon ligin ilk yarısında liderlik koltuğunda oturuyordu fakat alışılageldik kaderini yenemedi.Süperlig umutlarını bir sonraki sezona bıraktı.Takımın geçen sezon çift santrafor oynaması Jallow ve Bikoko’nun gol yollarında etkili olması takımı sırtlayan etkendi fakat defans hattının tabiri caizse kevgir olması ve Murat Hacıoğlunun bile bek oynaması takımın süperlige çıkmasına mani oldu.Bu sezon Bikoko’nun takımdan gidişi bütün yükü Jallow’a veriyor fakat Jallow gol paslarını iyi atan ve demarke pozisyonlarda etkinliği olan bir futbolcu.Bikoko’nun yokluğunda takımın 4-4-1-1 oynayacağını varsayarsak Jallow uç santrafor olucak ve bu öne çıkan özelliklerini körelten bir sistem olucaktır.Kaleye Fırat ve David transferi gerçekleştirildi.Buda geçen sezon zayıf olan kaleyi güçlendirdi.Fakat yeni teknik direktörleri Engin Korukır’ın ekibinin bir özelliği teknik direktör maç anında hücum tarafını idare ederken yardımcı direktör savunma tarafını idare ediyor.Buda takımın maç anında oyunu daha çabuk kabullenip oynamasını sağlıyor.Bu sezon Çaykur Rizespor eski yıllarından biraz daha uzak durucak gibi,ligin sonunu orta sıralarda kapatıcaktır.

24 Ağustos 2012 Cuma

Kasımpaşa - Kardemir Karabükspor




Kasımpaşa ilk yarıda atak futbol oynadı.4-4-2 formatlı çıktı fakat hücum sırasında 4-2-4 oynadı.Karabük liberoları atağa çıktıklarında geri dönmeleri çabuk olmadı ve Kasımpaşa ilk gölü orta göbek oyuncusu Hakan Özmert ile buldu.Fakat Kasımpaşada dikkat çekilmesi gereken nokta 4 lü hücüm oynamasına rağmen Uche ortada çift stoper arasında hep yalnız kaldı ve çift stoper arasına sürekli yerden pas atıldı.Hava toplarında üstün olan bir forveti hem çift stoperin arasına koyacaksın hemde yerden oynayacaksın buda forvetin saf dışı kalmasını sağlarMaç içindede böyle oldu.Djalma ve Sancak maçın en fazla mücadele eden iki ismidir.Kasımpaşanın ikili stoper bu takıma göre çok meziyetsiz kalıyor.Sıradan ve ağır stoperler arkaya atılan toplara çabuk müdahale edemiyorlar ve Elyasanın vucut olarak güçsüz kaldığını görüyoruz.Orta saha ikiliside pas yapmada fazla yavaş ve doğru pas yapamama özellikleri var.Ernst geride iyi oynamasına rağmen topu ileri sürebilicek enerjiyi ve aklı yitirmiş durumda birde önünde sadece uzak toplara vurabilen ve korner atabilen kısa ve hızlı paslarda isabeti olmayan bir Hakan Özmert olunca orta saha iflas bayrağını çekiyor.Kasımpaşa takımında birde kaleci Issakson dikkat çekiyor ikinci golde en büyük pay onda topu oyuna çok isabetli sokuyor.Topu bek'e hızlı atarak kontraya gelen Karabüksporluları topun gerisinde bıraktı takımın gol yapmasını %50 kolaylaştırdı.Karabükspor oyunun ikinci yarısında orta sahasını daha önde tuttu fakat orta sahada topu alıp ileriye götürebilicek ve gol pası yapacak adamı doğru seçemedi Lua Lua bu özellikte bir oyuncu değil bunun yanında kondisyon eksiği var.Siz bu adamı liberoya kadar çekip top aldırıp tekrar ileriye orta ofans a kadar koşturmayı düşünüyorsunuz birde gol pası atsın istiyorsunuz. Skibbe Kasımpaşayı iyi analiz etmiş fakat kendi oyuncusunu karşı takım kadar iyi analiz etmemiş gibi geliyor.Karabük oyunda tempoyuda sağlayamayan bir ekip haline gelmiş.Cernat tempolu ve sağlam oyunuyla bu takımın oyuncusu olmadığını açık ara gösteriyor.Karabükspor stoperi Anıl Karaer top ayağındayken acemice hatalar yapabilen bir oyuncu rakip takımların çift santrafor oynadığı durumlarda Karabük kalecisinin işi zor anlaşılan.

23 Ağustos 2012 Perşembe

River Plate 12.Adam

Bildiğiniz gibi Tribün ve marşlar konusunda ilk akla gelen yer Güney Amerikadır dahada ötesi Arjantindir,River ve Bocadır.Bu ülkede futbol taraftarlar açısından bir riodur bir bayramdır bir tanrıdır.Bu olgulara verilen değer bestelerle ön plana çıkar.




Twente Analizi



Bursaspor'un UEFA Avrupa Ligi play-off turunda rakibi olacak FC Twente'nin son sezonuna, etkili oyuncularına ve istatistiklerine mercek tutuyoruz.

2011 yılını şampiyonlukla tamamladıktan sonra geçtiğimiz sezona da büyük umutlarla giren Twente, sezonu beklentilerden uzak liderin tam 16 puan uzağında 6. sırada tamamlayabildi. Gol yollarında bu sezon M'Gladbach'a sattığı golcüsü de Jong'un önderliğinde oldukça etkili bir performans sergilediler. Tam 25 gol ile sezonu tamamlayan de Jong, takımının Avrupa Ligi potasına tutunmasında da en büyük pay sahibiydi. Savunmada ise sezon boyunca sıkıntı çektiler ve kalelerinde gördükleri 46 gol belki de liderin bu kadar gerisinde kalmalarının başlıca sebebiydi. 

Sezonluk puan dağılımı bakımından deplasmanlarda daha etkili gözüken Twente, evinde ise daha çok puan kaybı yaşadı.  İlk maçın Bursaspor'un evinde oynanacağını düşünürsek de Ertuğrul Sağlam'ın ayakları yere sağlam basan bir kadro ile sahaya çıkması şart gibi gözüküyor.

Hollanda'da yeni sezona da etkili bir giriş yaptılar ve ilk iki maçlarından 6 puan alarak zirvenin ortağı oldular. de Jong'un gidişinin ardından gol yollarında etkili bir oyuncunun da kadro katılmaması sebebiyle taraftarlardan ve otoriterlerden oldukça eleştiri alsalar da, orta sahada Dusan Tadic'in sezona 2 gol ile başlaması ve 24 yaşındaki Belçikalı yetenek Nacer Chadli'nin şimdiden beklentilerin oldukça üstüne çıkması en azından şu an adına 3. bölgede onların sıkıntı yaşamayacağını gösteriyor. 

Geçen sezon en büyük zaafları olan savunmada bu sezon iyi bir istikrarla başladılar ve sezon öncesi maçlarda kalelerini gole kapatırken ligde de 2 maçta sadece 4-1 kazandıkları Groningen maçında ilk kez meşin yuvarlağı ağlarında gördüler. Üstelik katı bir savunma yapmaktan da kaçındılar ve sadece 2 sarı kart görerek Hollanda futbolunun o hücum oynayan fakat yumuşak yapısını sahada hissettirdiler. 

Bursaspor, ilk maçını evinde oynamanın avantajını sahaya yansıtabilirse direnç gösterdiği takdirde Twente'den istediğini alabilecek güçte. Batalla, Pinto gibi oyuncuların sezona iyi giriş yapması ve Ertuğrul Sağlam'ın yıllardır bir türlü istikrarı sağlayamadığı Avrupa'da başarıyı isteyecek olması Bursaspor için itici güç olacaktır. Tadında sert futbol, maç için kilit strateji olacaktır. Bursaspor istediği pas oyununu sağlayabildiği takdirde Twente de Jong'u kaybettikten sonra oyuna anında etki edebilecek bir oyuncuya da sahip değil. Avrupa için artık önlerinde sadece 2 maç var ve sahada mücadele ettiğiniz sürece imkansız diye bir şey asla yoktur.

19 Ağustos 2012 Pazar

Mersin İ.Y - Orduspor


İlk yarı Orduspor'un kendi sahasına kapanmasıyla geçti.Yeni transfer David Barral iki net pozisyona girdi fakat zeminin azizliğine uğradı topu ayağına düzgün alamadı.İspanya liginde alışkın olduğu bir durum değil heralde çimin bozuk olması.Tabi kalecinin atikliğide golün önüne geçti.Mersin stoperleri sürekli top şişiriyor fakat Orduspor stoperleri yüksek olduğu için havadan şişirilen toplara hakim oluyorlar.Mersin sadece kanattan Yattarayla atak geliştirebiliyor.Mersin iki ön libero ile oynuyor fakat iki ön liberoda gölge gibi oynuyor.Atağı hızlı yönlendiremeyen bir orta sahası var Mersin'in buda kapanan Orduspor karşısında bir handikap oluyor.Orduspor Kontra-Ataktan gol yapıp üstüne yatıcak gibi duruyor.Nurullah Sağlam klasik şişir-indir-pas-şut 4 lemesinin arkasına dayanıyor fakat etki yapıcak gibi durmuyor.

İlkyarıda yaptığım yorumların ne kadar yerinde olduğunu gördüm.Nurullah sağlam Hakan Bayraktar'ın oyunu yönlendirmede yavaş olduğunu gördü Culio'yu oyuna aldı fakat taktikte değişim olmadı sadece biri çıktı aynı yere başka biri girdi.Mersin maç boyunca Yattara'nın ayağına baktı.Orduspor Mersin'e en az 1 puan için gelmiş yada böyle oyun felsefesi olamaz.Koparıp götürebileceğin maçta vur-kaç oynuyorsun ve bu kadroyla.Hector Cuper'e yakıştıramadım.Bireysel performanslara gelirsek Milan Stepanov ile Aydın Toscalıda derinlik yaratma problemi var.Oyun içinde fazla uyum yakalayamadılar.Stepanov artık yaşının getirisi olarak hız problemi yaşıyor.Arkasına çok rahat adam sarkabiliyor.Yanından geçen paslara müdahale edemiyor.Nduka geçen seneki performansını sergileyemedi,birazda Ferhat'ın markesinde kaldığı için böyle oldu.İkinci yarının ortasında Orduspor defansına havadan bir top atıldı.Yeni transfer Agus'un topa çıkışını izlersek nasıl hava topuna çıkılmazı öğreniriz.Az kalsın böyle basit bir hatadan dolayı gol yaptırıyordu.Cuper liberodan sol bek yaratmış kendine maç boyunca bunun ceremesini çekmek zorunda kaldı.Yattara sürekli o kanattan etkili oldu sol bek ve sol kanat Monje'yi oraya kitledi.Ligin ilerleyen haftalarında daha iyi bir futbol izleme dileğiyle yazımı sona erdiriyorum.

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Onur Abidesi İvan

                                                   IVAN ERGIC

Ivan Ergic ve Bursaspor ilişkisi ilk kez gündeme geldiğinde Ergic denenmek üzere Bursa'ya gelmiş fakat 1 hafta sonra anlaşma sağlanamayınca geri gönderilmişti 2 sezon öncesinin yaz kampında. Daha sonra ise Bursaspor o bölgeye başka bir transfer yapamayınca biraz da mecburiyetten Ergic'le sözleşme imzalamıştı. O gün, Ergic'in nasıl bir oyuncu bilmiyorduk tabii. Ergic sadece Basel'de uzun süre kaptanlık yapmış ve gençlik yıllarında Juventus kapısından dönmüş bir genç yetenekti. Daha sonra da açıkladığı gibi kariyerinden yeni bir heyecan arıyordu ve aradığı heyecan Bursa'daydı. Fakat Bursaspor'un da aradığı Ergic'miş belki de. Tarihimizin en büyük başarısında Ergic en önemli etkenlerden biriydi. Gerek görüşleri, gerek profesyonelliği, gerekse tavırları, kısacası her haliyle o bizim görmeye alışık olmadığımız bir futbolcuydu. Ülkesinde bir gazete köşe yazarlığı yapıyor, Marx'a inanıyor ve futbolu sadece geçimini sağlamak üzere severek yaptığı bir iş olarak nitelendiriyordu. Kısacası o tribünlerin ve futbolu gerçekten gönülden sevip, bir takım uğruna yollarına düşenlerin sahada vücut bulmuş haliydi. Ülkemizde Marksizm ile ilgili panellere katılır, her maçtan sonra formasını isteyen seyirciye formasını verir ve fotoğrafını çektirir, taraftara gerçekten özel olduğunu hissettirir Ergic.


         Manchester United maçı için maddi durumu elvermeyecek insanlara dağıtmak üzere 630 adet bilet almış.Bu biletleri de tercümanı ve arkadaşları aracılığıyla sessiz sedasız dağıtmış.Ergic adeta Post-Modern futbolun içindeki tek Sovyet askeri gibi duruyor.Böyle karakterli ve onurlu futbolculara dünya futbolseverlerinin ihtiyacı var.
                                

Kuzeyin Geleceği

Serder Serderov (Anzhi)

Serder Serderov 1994 Rusya Dağıstan Bölgesi doğumlu bir futbolcu.1.76 boyunda çift ayağını kullanabilen birisi.Mevkii:Forvet.Cska Moskova altyapısında oynuyordu bu yaz Anzhi altyapısına transfer oldu.Peşinde Juventus'unda olduğu biliniyor.Serder forvet oynamasına rağmen Cska altyapı maçlarında direktör Serder'i  sağ kanat olarakda kullanıyordu.Serder hızıyla ön plana çıkan bir oyuncu.Sırtı dönük oynayabiliyor,gol vuruşlarında başarılı,kısa pasları isabetli bir futbolcu.Defans arkasına sprint koşularla rahat sarkabiliyor.Bu özellikleri ile A takımdada şans bulabilmiş bir oyuncu.Hava toplarında pasif kalması tek kusuru olarak gösterilebilir.Oyun içinde çok zor pozisyonlarda çok rahat oynadığını saha içinde profesyonel  durduğunu görürsünüz.Rusyanın son dönemde çıkardığı az yeteneklerden bir tanesi.Milli takımın U-15 ten U-18e kadar aralıksız tüm takımlarında oynamış.Kalitesinide milli takımlar seviyesinde göstermiş bir oyuncu.

Sırt numarasıMilli takımOyunlarGol
9  Russland U1875
10  Russland U171918
10  Russland U1657
10  Russland U15610

Oyuncu Danışmanı:Artashes Amalyan

17 Ağustos 2012 Cuma

Siyah İnci

                           Antonio Rüdiger  (Stuttgart)



Almanya U-17 de Götze'yi izlerken gözlerim nasıl parıldadıysa U-19 takımında Rüdiger'i izlerkende öyle parıldadı.Antonio Rüdiger 1993 doğumlu Almanya ve Sierra Leone vatandaşı.1.90 boyunda stoper mevkiinde oynuyor.Sağ ayağını kullanıyor.Geçtiğimiz sezon Stuttgart II takımında oynadı.17 Maça çıktı 1 gol 1 asistle sezonu tamamladı ve ilk kırmızı kartını bu sezon gördü.Teknik direktör kornerlerde gole yönelik kullanıyordu.Bu yıl A takıma çıktı ve ilk maçını yaptı.
Rüdiger'in bireysel özelliklerine gelirsek havadan müthiş üstünlüğü var topun sektiğini göremezsiniz,altyapı eğitimini iyi almış savunmada duruş hatası yapmıyor,yerden gelen toplarda üstünlüğü var.Libero kadar pas yapabilme özelliği var.Hızlı bir oyuncu yaşıtlarına göre kat kat üstün.Tek eksiği maç deneyimi onuda bu sene gidericek gibi duruyor.Bruno Labbadia bu sene Rüdiger için bir şans gibi duruyor.
Oyuncu Danışmanı:Uli Ferber

Kayserispor Dev Atılım



Kayserispor bir zamanlar Bjk'nin hayalini kurduğu bir yapılanmaya doğru gidiyor.Hayaldi gerçek oluyor dedirtiyor adeta.Belediye başkanınında katkılarıyla yeni bir tesis kuruluyor.Tesis şu an inşaat aşamasında.Tesisin içinde müzeden analiz odasına kadar yok yok.Fakat asıl mesele bu değil.Şu an mevcut tesisleride bir çok anadolu kulübünün tesisinden iyi durumda.Yeni tesise geçildiği zaman şu an kullanılan tesis paf takıma bırakılacak ve Ajax altyapı sistemi kurulacak.Okul,yatakhane,idman sahası,maç sahasının içinde bulunacağı bir tesis haline gelicek ve Şota'nın açıklamasına göre sadece Kayseri'ye yakın bölgelerden küçük yaşta çocuklar altyapıya dahil edilecek buda ailelerinden uzak kalmaması için diyor.Anlaşılan geleceğin yıldızları Kayseride yetişecek.Şu an ki mevcut kadrosuyla dahi gençlere ne kadar önem verdiğini gösteren bir yönetim anlayışı var.Kayserispor yönetimini böyle bir adımdan dolayı tebrik etmek gerekiyor.

Portekiz Karanfili



                Alexandre (CD Santa Clara)


1991 Portekiz doğumlu.Portekiz U20 takımında oynamaktadır.Kulübü CD Santa Clara.Porto altyapısında yetişme bir futbolcudur.Sol Kanat ve Forvet mevkiinde oynuyor.2011 yılında U-20 turnuvasında izleme şansı buldum.Brezilya final maçında Alexandre ve Sergio Oliviera  Brezilya U-20 takımına kök söktürdüler.Bilekleri aşırı kıvrak,hızlı adam eksiltebiliyor,duruş hatası yapmıyor,yakın ve uzak paslarda isabet oranı yüksek,yerden oynamayı seviyor,Teknik seviyesi yüksek bir oyuncu,tek eksiği kanat oynadığı zaman savunmasının zayıf olması.Bonservis Bedeli:1.000.000 M Euro

Oyuncu Danışmanı:Christian Omlor

Alttan Geliyor


Artun Akçakın (Gençlerbirliği)

ARTUN AKÇAKIN:Gençlerbirliği lisanslı oyuncusu.1993 doğumlu Santrfor.Milli takımın her yaş grubunda oynamış.2011-2012 sezonunu Hacettepe spor da kiralık olarak geçirmiştir.Hava toplarında etkilidir.Duvar oynayabilir.Sırtı dönük oynayabilir.Bu sezon gençlerbirliği A takımına çıkarılmış durumda.Oyuncunun menajeri:ÖMER KORAY UZUN
MİLLİ TAKIM KARNESİ
                    M G
Türkiye U18 9 2
Türkiye U17 22 15
Türkiye U16 12 13
Türkiye U15 9 7

16 Ağustos 2012 Perşembe

Genç Star




                   Sofiane Hanni (K.Erciyesspor)


Sofiane Hanni 21 yaşında Kayseri Erciyessporda oynuyor.Nantes Altyapısından yetişme.Sol-Sağ Açık ve Orta Ofans bölgede oynayabiliyor.Geçen sezon 32 maçta 10 gol 7 asist yaptı.Bank Asya gibi sert mücadelenin olduğu bir ligde bu rakamlara ulaşmak kolay değil.Hanni'nin bilek kıvraklığı ve hızı ön plana çıkıyor.Oyun içinde topla fazla oynamadan direk pas yapabilme özelliği var.Her geçen gün kendini geliştiriyor.Bu sezon aynı şehrin 2.takımı Kayserispor'un böyle bir yıldızı görmemesi ilginç oldu.Sözleşmesinde 250.000 euro ücrete serbest kalır maddesi var.

Devamı Oku: Blogger Page Navi,Blogger Sayfa Numaralandırma